Farklı ülkelerden siyasetçi, hukukçu, aktivist ve insan hakları savunucusundan oluşan 39 kişilik uluslararası heyet, PKK lideri Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek ve yeni başlayan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin yerinde incelemek üzere 1 Temmuz’da Türkiye’ye geldi.
Türkiye’ye gelen uluslararası heyet: Öcalan ve siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı
Heyette yer alan isimler sürece dair gözlemlerini ve önerilerini bianet’e anlattı. Eski Birleşmiş Milletler (BM) raportörü Prof. Miloon Kothari ve Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) Temsilcisi Prof. Louis Lemkow üçüncü bir göz olarak sürecin uluslararası denetime açık olması gerektiğini vurgularken; Almanya Sol Parti Federal Milletvekili Ferat Koçak, barışın gerçekleşmesinin diğer ülkelerde yaşayan Türkiyeli vatandaşlar açısından önemini vurguladı. Bask Bildu’dan İspanya Senatörü Josu Estarrona Elizondo da süreç tartışmalarında sık sık atıf yapılan ETA sürecindeki deneyimlerini paylaştı.
“Hükümet çağrıya cevap vermeli”
Cenevre Üniversitesi profesörü ve Eski BM raportörü Prof. Miloon Kothari, silah bırakma çağrısının Türkiye için çok önemli bir an olduğunu belirterek “Öcalan’ın çağrısı, Türkiye’nin gerçekten demokratik bir topluma dönüşmesi için bir fırsat ama bunun gerçekleşmesi için Türkiye hükümetinin bir yanıt vermesi gerekiyor. Buna haklara yönelik şiddeti ve baskıyı durdurarak başlayabilir. Bu sağlanana kadar, demokratikleşme adına ilerleme kaydetmek zor” dedi.

“Süreç uluslararası zemine taşınmalı”
Ortadoğu’daki çatışmalı ortamı işaret eden Kothari, “Türkiye, burada aklıselimin sesi olabilir, barışın ve demokrasinin öncüsü olabilir. O yüzden uluslararası heyet olarak aslında bizim de beklentimiz, bu şansı iyi değerlendirmesi. Aynı zamanda tabii ki biz de bu sürece nasıl destek sunacağımızı kendi ülkelerimizde ve uluslararası zeminde bunu da konuşmak istiyoruz” sözleriyle tavsiye sundu.
“İyimser olmak istiyorum”
Kothari, tüm uluslararası katılımcılar olarak Türkiye’nin bu fırsatı iyi değerlendireceğini umduklarını belirterek dayanışma için burada olduklarına dikkat çekti:
“Ülkelerimizde ve ayrıca uluslararası bir grup olarak bu sürece nasıl katkıda bulunabileceğimizi bilmemiz önemli. Aslında süreci ilerletenlere ve atılacak adımlara güvenmek zorundayız diye düşünüyorum. Çünkü artık barışın zamanı geldi de geçti. Bekleyip görmemiz gerekiyor diye düşünüyorum ama ben iyimser olmak istiyorum bu noktada.”
“Barışın kendisi kadar takibi de önemli”
Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) Temsilcisi Prof. Louis Lemkow da, heyet olarak sürecin üçüncü gözü olmaya hazır olduklarını aktararak uluslararası arabuluculuk önerisinde bulundu:
“Çatışan iki tarafın dâhil olduğu bir barış süreci söz konusu olduğunda, üçüncü tarafların dâhil olması gerekir. Çatışma çözümünde uzman uluslararası arabulucuların uzlaşan taraflara yardımcı olması ve süreci ilerletmesi gerekir. Bu anlamda bir miktar da olsun adım atıldığını görmek önemli. Barış süreçleri hiçbir zaman kolay olmadı. Her zaman iki çatışan tarafların arasında gerçekleşti. Ancak üçüncü bir gözün sürece dâhil olması önemli. Çünkü verilen sözlerin tutulması, barışın gerçekleşmesi kadar takibinin yapılması da önemli. İrlanda ve Bask gibi örnekler var. Uluslararası arabuluculuğun kendisinin ne kadar önemli olduğunu bu iki örnekte de görmüş olduk. Oradaki hiçbir süreçte kolay olmadı ama uluslararası arabuluculuk sistemi ve arabuluculuğun kendisi bu zorluğu aşmanın aracı olabildi.”

“Siyasetçiler serbest bırakılmalı”
Lemkow, verdiği örnekler üzerinden her ülke çatışmalarının ayrı olduğunu ancak çözüm için ortak bazı unsurlar olabileceğini belirtti. Devamında atılması gereken adımları sıraladı:
“Öncelikli olarak parlamentonun bu adımı atması ve komisyonun kurulması önemli ve bütün partilerin katılımıyla yapılıyor olması çok önemli. Bizler de siyasetçiler ve hukukçular olarak bunun diplomatik takibini ve ısrarını yapmakla yükümlüyüz. Karmaşık olacağından eminim ama bunun gerçekleşmesinin cesaret verici olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle politik ve diplomatik çabaların başarıya ulaşmada işe yaramasını umuyoruz. Umutlu olmak zorundayız, süreci cesaretlendirecek mesajların da iletilmesi gerekiyor. Şimdi insan hakları açısından ilk yapılması gereken Belediye Başkanlarının ve çağrının sahibi Öcalan da dâhil olmak üzere birçok siyasi tutsağın serbest bırakılmasıdır.”

ETA’da süreç iki taraflı ilerledi
Bask Bildu’dan İspanya Senatörü Josu Estarrona Elizondo da ETA sürecinde yapılan hatalara dikkat çekti. Toplumun sürece dâhil olmasının kritik önem taşıdığını vurgulayan Elizondo, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aynı çatışmalar yoktur, bir bölgedeki örneği alıp başka bir yere direkt kopyalayamayız tabii ama birbirimizden bir şeyler öğrenebiliriz. Başka fikirler, çıkarımlarda bulunabiliriz. Süreçle ilgili Bask Parlamentosu’nda bir komisyon kuruldu mesela o başarılı olamadı. Bu komisyon sonuçta İspanya Devleti ile ETA arasındaki süreci yürütmeye çalıştı ve sivil toplumun buraya dâhil olması tartışıldı. İki taraflı yürüdü. Silahlıların bırakılması ve siyasi tutsakların serbest bırakılmasına odaklandı. Sonuçta iki taraflı bir adımlar atıldı. Bence tüm süreçler farklıdır ve önemli olan süreçtir. Adım adım ilerlendiğinde somut bir şeyler yapıldığında başka neler yapılması gerektiğini birlikte görebiliriz. Ama aşama aşama ilerlenmesi gerektiğini düşünüyorum.”
“Irkçılık karşıtı müdahale açısından kritik”
Almanya Sol Parti Federal Milletvekili Ferat Koçak ise son olarak diğer ülkelerde yaşayan Türkiyeli vatandaşlar açısından barışın önemine dikkat çekti:
“Biz sürece biraz daha dünya çapından bakıyoruz, umudumuz çok yüksek. O yüzden barışın dillendirilmesi bile bize umut veriyor. Adımlar atıldıkça daha da umutlanacağız. Türkiye’de barışın sağlanması bütün dünyaya bir mesaj olacak. Bu gerçekleştiği zaman da umarım Orta Doğu’ya dünyanın farklı farklı yerlerine barış mesajı iletilebilir ve silahların her yerde susmasına vesile olur. Heyetin umarım sık sık ziyaret imkânı olur. Biz mesela ırkçılığa karşı mücadele ediyoruz. Bizim için önemli olan buradaki barış ortamını Almanya’ya taşıyabilmemiz. Çünkü Almanya’daki Türkiye toplumu da buradaki sorunlardan kaynaklı bölünmüş bir vaziyette. Uzun süredir bizi birleştiren Almanya’da birlikte ırkçılığa karşı mücadele etmemiz. Buradaki barış süreci Almanya’daki topluma da bir mesaj olacak. Biz bunu sağlamayı kendimize görev görüyoruz.”

Heyette yer alan isimler şöyle:
Rémy Pagani – Eski Cenevre Belediye Başkanı
Angelique Schmitt – Boyun Eğmeyen Fransa Partisi Üyesi
Barbara Steiner – Transform Europe Direktörü ve Avusturya Komünist Partisi Yön.
Jakob Migenda- Almanya Sol Parti (Die-Linke) Hessen Eyalet Başkanı
Ferat Koçak – Almanya Sol Parti Federal Milletvekili
Francesco Cerasani – Avrupa Parlamentosu S&D Grubu Ortadoğu Danışmanı
Prof. Miloon Kothari – Hindistanlı, Cenevre Üniversitesinde profesör ve Eski BM raportörü
Heidemarie Sequenz – Avusturya Yeşiller Partisi ve Viyana Eyalet Meclisi Üyesi
Detjon Begaj – Bologna Belediyesi Meclis üyesi sol grup başkanı
Piero Bernocchi – İtalya COBAS İşçi Sendikası Konfederasyonu
Renato Franzitta – İtalya COBAS İşçi Sendikası Konfederasyonu
Domenico Ranieri – İtalya COBAS İşçi Sendikası Konfederasyonu
Roberto Giudici – ANPI Partizan Derneği Dişiliskiler sorumlusu (İtalya)
Francesca Ghirra – İtalya Parlamentosu Milletvekili
Michela Arricale – Avukat – İtalya
Nicola Giudice – Avukat – İtalya
Fabio Marcelli – Demokrasi Üzerine İnceleme ve Araştırma Merkezi (CRED) Eş Başkanı
Gianfranco Fattorini – Irkçılığa Karşı Halklar Arası Dostluk Hareketi’nin (MRAP) BM Temsilcisi
Prof. Louis Lemkow – Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) Temsilcisi
Emma Liden – Avukat – İsviçre
Djemila Benhabib – Seküler Kolektif Hareketi Başkanı – Belçika
Rosa Moussaoui – Gazeteci – Fransa
Nils Andersson – Yayıncı ve yazar – Fransa
Dominique Sopo – SOS Racisme Başkanı – Fransa
Carlos Martens Bilongo – Boyun Eğmeyen Fransa Partisi’nden milletvekili
Didier Bourotte – Sendikacı – Fransa
Pascale Martin – Fransa Feminist Kadınlar Derneği Yöneticisi
Eulàlia Reguant i Cura – CUP – Katalonya – Dış İlişkiler Sorumlusu
Josu Estarrona Elizondo – Bask Bildu’dan İspanya Senatörü
Arita Yoshifu – Japonya Anayasal Demokratik Parti’den Milletvekili
Yasuda Koichi – Gazeteci ve Yazar – Japonya
Pernille Frahm – Eski Avrupa Parlamentosu Üyesi (Danimarka)
Madeleine Mawamba – Sürgündeki Kadınlar Derneği Yöneticisi – Almanya
Doris Dede – Sürgündeki Kadınlar Derneği Yöneticisi – Almanya
Daniela Patti – İtalya Volt Parti Eş Başkanı
(AB)