Savcılık, 139 öğrenci hakkında 3 yıla kadar hapis istedi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklandığı 23 Mart günü Saraçhane’de yapılan eylemde gözaltına alınıp tutuklanan 139 kişi hakkında hazırladığı iddianameyi tamamladı.

Başsavcılık iddianamede, İstanbul Valiliği’nin söz konusu tarihte 2911 sayılı kanun doğrultusunda eylem yasağı kararı aldığını hatırlattı. 

İddianamede, polisin yasak kararı gereğince eylem yapan kişilere “dağılma” uyarısında bulunduğu ancak bu uyarıya uyulmadığı belirtildi.

Kolluğun, eylemcilere “orantılı müdahalede” bulunduğu öne sürülen iddianamede, eyleme katılan kişilerin polisi engellemeye çalıştığı “görevi yaptırmamak için direndiği” ve “Cumhurbaşkanına hakaret suç”u işledikleri iddia edildi.

Başsavcılık,  “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanunu”n ihlal edildiğini öne sürerek, 139 kişi hakkında 3 yıla kadar hapis talep etti.

Ayrıca, Başsavcılık, “devlet memurluğu”, “siyasi yasak” gibi kişinin belli haklardan yoksun bırakılmasına hükmeden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. Maddesi’nin de uygulanmasını istedi.

“Eylem yasaklamak suç”

Tutuklanan öğrencilerin avukatlarından Tuba Torun, süreci bianet’e yorumladı.

Avukat Torun, İstanbul Valiliği’nin 19-23 Mart tarihleri arasında aldığı eylem yasağı kararını atıf yaptı ve bu kararın yasağa aykırı olduğunu vurguladı:

“İddianameye ‘eylem yasağı’ dayanak yapılıyor ve bunun üzerinden ceza talep ediliyor. Ancak İstanbul Valiliği’nin yasak kararının kendisi zaten hukuka aykırılık teşkil ediyor. Çünkü Anayasa’nın 34. Maddesi ‘Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’ diyor. Bu hak ihlal ediliyor. Bu hakkını kullananlar ise valiliğin hukuksuz kararı nedeniyle cezaevinde tutuluyor.”

“Öğrenciler hukuksuzca cezaevinde tutuluyor”

Tutuklanan öğrencilerin gözaltı ve tutuklanma sürecine de değinen Torun, yaşanılan hak ihlallerini şöyle sıraladı:

“Öğrenciler, özellikle gözaltı sürecinde ciddi hak ihlalleri yaşadıklarını aktardılar. Örneğin; küçük bir nezarette çok sayıda kişinin tutulduğunu, ayakta kalmak zorunda kaldıklarını anlattılar. Birçoğu cezaevine bitik bir şekilde gittiğini ifade etti. Cezaevine gönderildiklerinde ise ciddi aksaklıklar yaşadıklarını söylediler. Mesela; Metris geçici cezaevi ve sayı hesaplanamadığı için bir kısmının yeterli yemek alamadıklarını öğrendik. Ayrıca Metris’te hijyen sorunu çok fazla dile getirildi. Pire, tahta kurusu olduğu bildirildi. Bazıları sabuna dahi ulaşamadıklarını ifade ettiler. Ancak bu sorunlar milletvekillerin ve bizlerin dile getirmesi üzerine giderildi.

“Silivri Cezaevi’ne gönderildiklerinde de bir takım sorunlar yaşandı. Araya bayram tatili girdiği için kantinden ihtiyaçların karşılanmasında sorunlar yaşandı. Mesela sağlık sorunu ve kullanması gereken ilacı olanlar ilaçlarını alamadı çünkü rapor talep ediliyor. Yine kaburgası incinen bir kişinin muayene edilmesinde sıkıntı yaşandı. Fakat bütün bu sorunlar vekillerin biz avukatların kamuoyuna duyurmasının ardından Adalet Bakanı açıklama yaptı ve ‘sorun olmadığını’ söyledi. Bu açıklamadan sonra bir müvekkilim Bakan’ın açıklamasından sonra kendilerine daha özenli davranıldığını paylaştı. Şu an sorunlar çözülmüş gibi görünüyor ama öğrencilerin hukuksuzca cezaevinde olması asıl en önemli sorun.”

(RT)

.