Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü kapsamında bugün Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi (GGM) önündeydi.
🔴 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele Günü
🗣️ @ihdistanbul ve @insanhaklari Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi önünde “mültecilere yönelik işkence ve hak ihlallerine son verin” çağrısı yaparak taleplerini açıkladı.
📹: @aysegulbasar_ pic.twitter.com/qg7WNnLAY3
— bianet (@bianet_org) June 25, 2025
“İşkencesiz bir dünya mümkün” diyerek üç günlük program açıklayan insan hakları savunucuları, ilk gün “Unutturulmaya çalışan işkence mekanları”ndan biri olan eski Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü önünde açıklama yapmıştı. Programın ikinci gününde ise “Gözden uzak işkence mekanları”na dikkat çekmek amacıyla Arnavutköy GGM önünde “mültecilere yönelik işkence son bulsun” çağrısı yapıldı. TİHV ve İHD “Herkesin gözü önündeki işkence mekanları”nı gündem etmek üzere saat 13’te Saraçhane Parkı’nda bir araya gelecek.
İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELE GÜNÜ – 26 HAZİRAN
İkbal Eren: Burada hâlâ abimin çığılıklarını duyuyorum
“Denetime izin yok”
Resmi verilere göre, yaklaşık 21 bin kişilik kapasitede 23 kentte faaliyet gösteren 27 GGM bulunuyor. 2024 yılının ilk 8 ayında, ‘düzensiz’ olarak tabir edilen 126 bin 766 göçmenin büyük çoğunluğu bu merkezlere sevk edildi.
Gözden uzak yaşanan işkenceye dikkat çekmek isteyen TİHV ve İHD, basın açıklaması yapmak için simgesel olarak Arnavutköy GGM’yi seçti. Ancak insan hakları savunucularının bile şehir merkezinden çok uzakta bulunan bu merkeze ulaşması saatler sürdü. Kurum yöneticileri basın açıklamasından önce GGM koşullarını gözlemlemek üzere başvuruda bulundu ancak yetkililerden bir cevap alamadı.

Gözden ırak, işkenceye açık
Ardından ortak basın metnini okuyan İHD İstanbul Şubesi Yöneticisi Bilal Yıldız, bu merkezlerde yaşanan ağır hak ihlallerine dair şeffaf, bağımsız ve düzenli bir denetim mekanizmasının bulunmamasını eleştirdi. Yıldız, denetime kapalı şehir merkezlerinden de uzak bu mekanlarda, mahkeme kararı olmadan alıkoyulan mültecilerin hukuki yardım, tercüman desteği, sağlık hizmeti ve temel insani koşullardan yoksun bırakıldığını söyledi. GGM’lerde fiziksel şiddet, cinsel taciz, kötü beslenme, hijyen yetersizliği ve iletişim hakkı ihlallerinin sistematik hale geldiğini belirtti.
148 işkence beyanı
Yıldız, hem göç yollarında hem de GGM’lerde kadınların, çocukların ve LGBTİ+ların sadece ayrımcılığa değil, aynı zamanda sistematik şiddete ve işkenceye maruz bırakıldıklarını da kaydetti:
“Cinsel yönelim temelli şiddet ve HIV statüsüne bağlı dışlama, GGM’lerde yaygın bir uygulama haline gelmiştir. İHD İstanbul Şubesi’ne 2024 yılı başından itibaren yapılan 148 bireysel başvuru ve işkence gördüklerini beyan ederek TİHV’e başvuran onlarca mültecinin yaşadıkları, bu ihlallerin ne denli yaygın ve yapısal olduğunun göstergesidir.”
Uluslararası aktörlere çağrı
Avrupa Birliği tarafından şimdiye kadar bu merkezlere yaklaşık 213 milyon Euro maddi destek sağlandığını hatırlatan Yıldız, “Bu merkezlerde yaşanan ağır hak ihlallerine dair şeffaf, bağımsız ve düzenli bir denetim mekanizmasının kurulmaması ciddi bir sorundur. Bu merkezlerde yaşanan ihlallerin görünür kılınması, bağımsız denetimlerin sağlanması ve mültecilerin temel haklarının güvence altına alınması hem Türkiye’nin hem de bu yapıları ekonomik olarak destekleyen uluslararası aktörlerin acil sorumluluğudur” çağrısını yaptı.
Talepler
Yıldız, açıklamasını şu taleplerle sonlandırdı:
- Tüm Geri Gönderme Merkezleri kapatılmalı, insan onuruna dayalı, koruma temelli ve hak odaklı alternatif mekanizmalar geliştirilmelidir.
- Çocuklar, engelliler, LGBTİ+ bireyler ve kronik hastalar GGM’lerde tutulmamalı, koruma temelli çözümler sunulmalıdır.
- GGM’lerin kent yaşamından izole edilerek konumlandırılmasına son verilmeli, erişim koşulları insan hakları standartlarına uygun olmalıdır.
- Avrupa Birliği tarafından sağlanan ekonomik katkılar, insan hakları kriterleri doğrultusunda izlenmeli; bu merkezlerde yaşanan ihlaller karşısında uluslararası şeffaflık ve denetim yükümlülüğü yerine getirilmelidir.
- Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi çekince kaldırılmalı, mültecilik evrensel bir hak olarak tanınmalıdır.
- BM İşkenceye Karşı Komite’nin 14 Ağustos 2024 tarihli tavsiyelerine uygun olarak, kolluk görevlilerinin aşırı güç kullanımına dair iddiaların hızlı, tarafsız, bağımsız ve etkili şekilde incelenmesini, suçlu bulunanların cezalandırılmasını ve mağdurlara uygun giderim sağlanmasını güvence altına almalıdır.
- GGM’lerde tutulanların sağlık, gıda, barınma ve iletişim ihtiyaçları insan onuruna uygun şekilde karşılanmalıdır.
(AB)