ABD’nin başkenti Washington’da dün gece düzenlenen silahlı saldırıda İsrail’in Washington Büyükelçiliği’nde çalışan iki kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
Saldırıdan sonra düzenlenen basın toplantısında konuşan Washington Metropolitan Polis Şefi Pamela A. Smith, saldırganın 30 yaşındaki Elias Rodriguez olduğunu açıkladı.
Anadolu Ajansı‘nda yer alan habere göre Smith, şüphelinin gözaltına alındıktan sonra “Özgür Filistin” diye bağırdığını bildirdi.
Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktör Yardımcısı Dan Bongino da X’ten, şüphelinin Washington polisi tarafından sorgusunun devam ettiğini, ilk belirlemelere göre saldırının “hedefli bir şiddet eylemi” olduğunu kaydetti.
İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Danny Danon X üzerinden, saldırının “antisemitik terör eylemi” olduğunu iddia ederek, ABD makamlarının saldırının sorumlularına karşı “güçlü bir şekilde” harekete geçmesini istedi.
Rodriguez’in yazdığı iddia edilen bildiri
ABD’li bağımsız gazeteci Ken Klippenstein ise, Elias Rodriguez’in yazdığı iddia edilen bir bildiriye ulaştığını duyurdu.
Klippenstein’ın “Bu bildirinin gerçek olduğuna inanıyorum; çünkü Rodriguez tarafından imzalanmış ve ismi, kolluk kuvvetleri ya da medya tarafından açıklanmadan çok önce tarih atılarak hazırlanmış. Bunu yayımlama amacım şiddeti yüceltmek değil —ki bunu kesinlikle iğrenç buluyor ve kınıyorum— aksine, kamuoyunun yaşananları daha iyi kavrayabilmesine katkı sağlamak,” diyerek duyurduğu bildiri, özetle şöyle:
Açıklama, 20 Mayıs 2025.
Halintar, yıldırım veya şimşek anlamına gelen bir kelime. Bir eylemin ardından insanlar onun anlamını sabitlemek için bir metin arar —işte bu da böyle bir deneme.
İsrail’in Filistin’e karşı işlediği vahşetler tanımlanamaz ve sayılamaz düzeyde. Çoğu zaman tanıklık etmekle yetinmiyoruz, canlı canlı izliyoruz. Aylar süren art arda ölümler sonucunda, İsrail ölüleri sayma kapasitesini dahi ortadan kaldırdı; bu da soykırımının önünü açtı. Bu metnin yazıldığı an itibarıyla, Gazze Sağlık Bakanlığı öldürülen 53 bin kişiyi kaydetmiş durumda. En az 10 bin kişi enkaz altında; kaç bin kişinin daha önlenebilir hastalıklardan, açlıktan öldüğü bilinmiyor. İsrail ablukası nedeniyle on binlerce kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Bütün bunlar, Batılı ve Arap hükümetlerin işbirliğiyle mümkün oldu.
Bu katliama ortak olan hükümet yetkililerinin hissettiği cezasızlık, bir yanılsamadan ibaret. Şimdi de silahlı eylemin ne kadar etik olduğuna dair bir şeyler söylemek gerek. Soykırıma karşı olan bizler, faillerin insanlığını yitirdiğini savunmayı severiz. Bu, şahit olduğumuz vahşeti akıl sağlığımızı yitirmeden kabullenebilmemizi sağlar. Ama insanlık dışılık aslında oldukça sıradandır. Bir fail sevgi dolu bir ebeveyn, sadık bir evlat, cömert bir dost, nazik bir yabancı olabilir —bazen ahlâki açıdan iyi kararlar da alabilir ve yine de bir canavar olabilir. İnsan olmak, hesap vermekten muaf olmak anlamına gelmez.
Bu eylem, 11 yıl önce, Koruyucu Hat Harekâtı sırasında, yani benim Filistin’deki barbarlıkla yüzleştiğim dönemde yapılmış olsaydı da ahlâki açıdan meşru olurdu. Ama sanırım o zaman böyle bir eylem Amerikalıların çoğu tarafından anlaşılmaz bulunur, delilik gibi görünürdü. Bugün ise böyle bir eylemi anlayan çok daha fazla Amerikalı var ve bu eylem onlara göre bir tür ‘tek aklı başında davranış’ gibi. Sizi seviyorum anne, baba, küçük kız kardeşim ve tüm ailem —O, sen dahil.
Filistin’e Özgürlük.
(TY)